Hüseyni İlahi

Sharing is caring!

Burada öğrendiklerimi hem paylaşmak hem de tekrar yazarak öğrenme sürecimi pekiştirmek niyetim. 

O nedenle size Hüseyni makamındakı ilahilerden bir seçki hazırladım. Sözlerini ve notalarını paylaşıyorum. 

Contents

Hüseyni makamında ilahiler

Hüseyni makamındaki ilahilere örnek olarak Günci, Niyazi Mısri, Yunus Emre, Şahi, Fahreddin Efendi ve Muhyiddin Abdal’dan toplam sekiz ilahi paylaşıyorum sizlerle.

Hüseyni ilahi – Biz bu gülistanın bülbülleriyiz

19. yy. tarihli bir Hüseyni nefesidir. Bektaşi şairi Günci tarafından yazılmıştır.

Hüseyni ilahi – Derman arardım derdime

17. yy tarihli ilahinin sözleri Niyazi Mısri’ye aittir.

Hüseyni ilahi – Kurbanlar tığlanıp, gülbenk çekildi

16.yy tarihli bir Hüseyni nefesidir. Sözleri Şahi’nindir. 

Hüseyni ilahi – Kim dervişlik ister ise

13. yy. tarihli ilahinin sözleri Yunus Emre’ye aittir.

Hüseyni ilahi – Severim ben seni candan içeri

Yine 13.yy tarili bir Yunus Emre ilahisi.

Hüseyni ilahi – Tevhid etsin dilimiz

19. yy tarihli ilahinin sözleri Fahreddin Efendi’ye bestesi ise Muhibbî Sefer Dal Efendi’ye aittir.

Hüseyni ilahi – Haktan inen şerbeti içtik Elhamdülillah

13. yy tarihli sözleri Yunus Emre’ye ait bir ilahidir.

Hüseyni ilahi – İnsan insan derler idi

16.yy tarihli sözleri Muhyiddin Abdal’a ait bir ilahidir.

Hüseyni makamında ilahilerin sözleri

Yukarıda paylaştığım ilahilerin sözlerini aşağıda bulabilirsiniz. 

Demlenin bu ilahilerin sözleri ile. Bırakın size şifa olsunlar.

Hüseyni ilahi – Biz bu gülistanın bülbülleriyiz sözleri

Biz Bu Gülistanın Bülbülleriyiz
Bahçe-i Rindanın sünbülleriyiz
Naf’i babanın gülleriyiz
Seyid Ali Sultan kullarıyız

Biz secde ederiz Cemal-i yare
Vuslata olamaz başka bir çare
Kementle bağlanıp çekildik dare
Seyid Ali Sultan kullarıyız

Biz gayret ile maksuda ereriz
Fırsat bulup gülistana gireriz
Açılmış gülleri bir bir düreriz
Seyid Ali Sultan kullarıyız

Biz münkiri müminlerden seçeriz
Mal-u canı terkeyleyip geçeriz
Mürşid elinden kevseri içeriz
Seyid Ali Sultan kullarıyız

Biz el ele verip Hak’ka gidelim
Gelin gönülleri tavaf edelim
Günci pirin gülbankin çekelim
Seyid Ali Sultan kullarıyız

Hüseyni ilahi – Derman arardım derdime sözleri

Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş,
Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş.

Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyü,
Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş.

Öyle sanırdım ayriyem dost gayrıdır ben gayriyem,
Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş.

Savm u sâlât u hac ile sanma biter zâhid işin,
İnsân‐ı Kâmil olmaya lâzım olan irfân imiş

Kande gelir yolun senin ya kande varır menzilin,
Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvân imiş.

Mürşid gerektir bildire Hakk’ı sana Hakk’al‐yakîn,
Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş.

Her mürşide dil verme kim yolun sarpa uğratır,
Mürşidi Kâmil olanın gâyet yolu âsân imiş

Anla hemen bir söz durur yokuş değildir düz durur,
lem kamû bir yüz dürür gören anı hayrân imiş.

İşit Niyâzî’nin sözün bir nesne örtmez Hakk yüzün,
Hakk’dan ayân bir nesne yok gözsüzlere pinhân imiş

Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş,
Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş.

Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş,
Delil sorardım aslıma aslım bana delilmiş.

Hüseyni ilahi – Kurbanlar tığlanıp, gülbenk çekildi sözleri

Kurbanlar tığlanıp gülbenk çekildi
Gâflet uykusundan uyan’a geldim
Dört kapı kilidi anda açıldı
Yüzüm üryan edip peyman’a geldim

Evel eşiğine koydum başımı
İçeri aldılar döktüm yaşımı
Erenler yolunda kırk savaşımı
Can baş feda edip kurban’a geldim

Ol demde uyandı batın çırağı
Rehberim boynuma bend etti bağı
Üçer adım ile attım ayağı
Koç kurban dediler iman’a geldim

Dört kapı selâmın verip aldılar
Pîr’in huzuruna çekip yeddiler
El ele el Hâkk’a olsun dediler
Henüz masum olup cihan’a geldim

Hüseyni ilahi – Kim dervişlik ister ise sözleri

Kim dervişlik ister ise, diyem ona n’etmek gerek,
Şerbeti elinden koyup, ağıyı da içmek gerek.

Gelmek gerek terbiyete, cümle bildiklerin koya,
Mürebbisi ne der ise, pes olanı tutmak gerek.

Tuta sabır kanaatı, tahammül eyleye katı,
Terkeyleye suretini, bildiğin unutmak gerek.

Dünyadan gönlünü çeke, eli ile arpa eke,
Ununa yarı kül kata, güneşte kurutmak gerek.

Diyem ona nice ede, nefsi dileğin bu yolda,
Nasıl ki iftar eyleye, üç günde bir etmek gerek.

Böyledir derviş dirliği, koya cümle ayyarlığı,
Ondan bulacak erliği, çok kahırlar yutmak gerek.

Bakma dünya sevisine, aldanma halk gövüsüne,
Dönüp didar arzusuna, o Hakk’a yüz tutmak gerek.

Yunus şimdi nedir dersin, ya kimin kaydını yersin,
Bin kişi bu sözü desin, ona gücü yetmek gerek.

Hüseyni ilahi – Severim ben seni candan içeri sözleri

Severim ben seni candan içeri
Yolum vardır bu erkandan içeri
Nereye bakarsam gönlüm doludur
Seni kande koyam benden içeri

O bir dilber dürür yoktur nişanı
Nişan yoktur bi-nişandan içeri
Beni sorma bana bende değilem
Suretim boş yürür dondan içeri

Beni benden alana ermez elim
Kadem kim basa sultandan içeri
Tecelliden nasip erdi kimine
Kiminin maksadı bundan içeri

Şeriat tarikat yoldur varana
Hakikat marifet andan içeri
Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman’dan içeri

Kime didar gününden şule değse
Onun şulesi var günden içeri
Senin aşkın beni benden alıpdır
Ne şirin dert bu dermandan içeri

Unuttum din diyanet kaldı benden
Bu ne mezhep dürür dinden içeri
Dini terk edenin küfürdür işi
Ol ne küfürdür imandan içeri

Yunus’un sözleri hundur ateştir
Kapında kul var sultandan içeri
Miskin Yunus gözü duş oldu sana
Kapında kuldur sultandan içeri
Geçer iken Yunus şeş oldu dosta
Ki kaldı kapıda andan içeri

Hüseyni ilahi – Tevhid etsin dilimiz sözleri

Tevhîd etsin dilimiz
Pâk olsun hem kalbimiz
Sırlar görsün gözümüz

La ilahe illallah hu la ilahe illallah.

Dervişler tevhid eder
Kalbinin pasın siler
Erenler yolun güder

La ilahe illallah hu la ilahe illallah.

Tevhid iman tapusu
Gider nârın korkusu
Açar cennet kapusu

La ilahe illallah hu la ilahe illallah.

Nureddinin yolunda
Fahri her an kapunda
Gece gündüz dilinde

La ilahe illallah hu la ilahe illallah.

Hüseyni ilahi – Haktan inen şerbeti içtik Elhamdülillah sözleri

Haktan inen şerbeti içtik Elhamdülillah

Şol kudret denizini geçtik Elhamdülillah.

Şu karşıki dağları, yemişleri, bağları

Sağlık safalık ile aştık Elhamdülillah..

Beri gel barışalım, yar isen bilişelim

Atımız eğerlendi aştık Elhamdülillah..

Kuru iken yaş olduk, ayak iken baş olduk

Kanatlandık kuş olduk uçtuk elhamdülillah..

Vardığımız illere, şol safalı yerlere

Baba Taptuk manasın aldık Elhamdülillah..

Açtık evi kışladık, çok hayırlar işledik

Üş bahar oldu, geri göçtük Elhamdülillah..

Derledik pınar olduk, ayrıldık ırmak olduk

Şol akar sular olduk şükür Elhamdülillah…

Taptuğun tapusunda, kul olduk kapusunda

Yunus miskin çiğ idik, piştik Elhamdülillah…

Hüseyni ilahi – İnsan insan derler idi sözleri

İnsan, insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim
Can can deyu söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim.

Kendisinde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan
Canların kalbinde olan
İnanç nedir şimdi bildim.

Bir kılı kırk yardıkları
Birin köprü kurdukları
Erenler gösterdikleri
Erkân nedir şimdi bildim.

Sıfat ile zat olmuşum
Kadr ile berat olmuşum
Hak ile vuslat olmuşum
Mihman nedir şimdi bildim.

Muhiddin eder Hak kadir
Görünür her şeyde hazır
Ayan nedir, pinhan nedir
Nişan nedir, şimdi bildim.

Hüseyni peşrev ve saz semaisi

Önce peşrev ve saz semaisi arasındaki farklara bakalım. Bunun için şu bağlantıdaki kaynağı kullandım

Peşrev: Saz eserlerinin arasında en büyük form Peşrev’dir. 

Peşrevler, Hane adı verilen bölümlerden kuruludur.  Çoğu zaman dört haneden meydana gelir. Her hanenin sonunda Teslim adı verilen bir bölüm bulunur. 

Peşrevler büyük usûllerle yapılmışlardır. 

Türk müziğinin icra biçimlerinden biri olan fasılların repertuarındaki ilk sırada peşrev çalınır.

Saz Semaisi: Fasılların en sonunda çalınan saz eserine verilen addır. 

Peşrev gibi, saz semaileri de dört haneli olarak bölümlere ayrılır. Her hanenin sonunda teslim bulunur. 

Saz semaileri, peşrevlerin aksine küçük usûllerle ölçülmüşlerdir.

İlk üç hane, peşrevler gibi giriş, geçki gibi özellikleri yansıtır. Dördüncü hane ise serbest olup melodi ve usûl yönünden bestekârın arzusuna kalmıştır. 

Ben şu ana kadar Lavtacı Andon’un Hüseyni peşrevini çalıştım. Bir çok farklı bestecinin Hüseyni peşrevi var. 

Bunlardan üçünün notalarını paylaşıyorum aşağıda.

Hüseyni peşrev Lavtacı Andon nota

Hüseyni peşrev Kul Mehmet nota

Hüseyni saz semaisi Nikolaki nota

Hüseyni Makamı TÜMATA

La menor pentatonik yapısı (lo-do-re-mi-sol notalarından oluşur) Hüseyni makamının iskeletidir.

Bu nedenle TÜMATA ve TÜMATA’nın bir ayağı olan Ponterapia’da Hüseyni makamına geçmeden hemen önceki şarkı la menor pentatonikten oluşan Kübeleğim şarkısıdır. 

Ponterapia’da hocam olan Jordi Delclos Hüseyniye geçmeden önce Kübeleğim’i icra etmemi ve arkasından sol mayor pentatonik (sol-la-si-re-mi) olan; Semaver koydum, Sandugaç (neredeyse tamamı pentatonik sol mayordur, sadece Do notası fazladır.) ve İy tugandi’yi çalışmamı önerdi. 

Ardından da pentatonika’da doğaçlama yapmamı önerdi.

Sebebi ise pentatonikte doğaçlama yaptıkça, makamlarda doğaçlamaya geçişin daha kolay olması. Çünkü TÜMATA eğitimlerinin sonunda reseptif müzik terapi’de makamlarda taksim yani doğaçlama yapılmakta.

Doğaçlamaya giriş için hocamın diğer önerileri de şunlardı:

  • Pentatonikte improvize için 4/4 kullanılır. 
  • Makamlarda doğaçlama için ise 6/8.
  • Doğaçlama yaparken herhangi bir sonuç beklememek, güzel veya kötü oldu diye yargılamalardan kaçınmak. 
  • Tamamen akışta doğaçlamak yerine, başlangıçta cümleler oluşturmak yararlı olabilir. Yani demler, kısa parçalar yaratıp, onları tekrar ve tekrar çalmak ve hatta yazmak. 
  • Bu dem şeklindeki ritimlere bağlanabildiğin için, bu ritimler seninle hayatın boyunca kalır.

Sonlandırırken

Güzellik, iyilik, sessizlik, rahatlık veren ve ferahlatıcı özelliği olan Hüseyni makamındaki ilahilerin sizin ruhunuzu da iyi gelmesini umarım.

Hüseyni makamına ait diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz:

Aynı zamanda Pinterest paylaşımlarınıza uygun bir fotoğraf paylaşıyorum … Sesin şifası panonuzda paylaşmayı unutmayın.

Leave a comment