Hüseyni Makamı Faydaları ve Özellikleri

Sharing is caring!

Aslında neyin ruhumuzun ilacı olduğunu çok net biliyoruz. Ruhumuzu gülümseten, içimizi kıpırdatan şeyleri çok iyi biliyoruz da nedense ışığımızdan korktuğumuzdan mıdır nedir bilmem, sanki bilmiyormuşuz gibi davranıyoruz.

Adım gibi biliyorum doğdumdan beri benden çıkan sesin ve müziğin benim ruhumun gıdası olduğunu.

Sonra sesin şifasına farkındalık ile bakınca işte o an bir okyanus olan bu müzik ilminin sırrına dair inanılmaz bir merak oluştu içimde.

Kabına düştüğü kadar anlamak nasip olsun, idrak kabım genişlesin inşallah.

Her şeyden öte ise meşk olsun ve aşk olsun.

O zaman haydi bakalım hüseyni makamının özelliklerine ve faydalarına.

Contents

Hüseyni makamı özellikleri

Hüseyni Makamı en eski makamlarımızdan biridir.

La menor pentatonik yapısı (lo-do-re-mi-sol notalarından oluşur) Hüseyni makamının iskeletidir.

Hüseyni Makamı Anadolu’nun makamıdır ve yanık bir havası vardır.

Sanat müziği makamları içinde halk müziğine en yakını Hüseyni makamıdır. 

Hüseyni Makamının ilk tarifleri Kantemiroğlu ve Abdülbaki Nasır Dede tarafından yapılmıştır.

Hüseyni Makamının en büyük özelliği çok yaygın oluşudur.

Gerek din musiki de gerekse türkülerde sıkça kullanılmıştır.

Akrep Burcudur. 

Su tabiatlıdır. Nemli ve sıcaktır.

Satürn etkilidir. 

Sabah ve gün ağarırken etkilidir. 

Sabah-öğlen arası etkisi fazladır. 

Hüseyni makamı için Cumartesi özel gündür. 

Hüseyni makamı neye iyi gelir? 

Tümata’nın hüseyni makamı ile ilgili açıklaması şöyledir;

Güzellik, iyilik, sessizlik, rahatlık verir ve ferahlatıcı özelliği vardır. 

Karaciğer, kalp ve ruhların iltihabını söndürür ve yok eder. 

Mide hararetini giderici özelliği vardır. 

Büyük erkeklerde görülen gizli ateşli nöbeti ve günde bir kere gelen ateşli nöbetin giderilmesinde faydalıdır. 

Sol omuza etkilidir. 

Sıtma hastalığına iyidir. 

Barış duygusu verir. 

İç organlara etkilidir. 

Tabiat ile birleştirir. 

İçindeki, gizli pentatonik yapı sebebiyle, kendine güven ve kararlılık duygusu verir; bundan dolayı otistik ve spastik hastalara faydalıdır. 

En eski makamlardan biridir. 

En az altı asırlıktır. 

Mert bir ifadesi vardır. 

Kalp, karaciğer ve mide için faydalıdır. 

“Küçük sevgili” ve “Hüseyin ile ilgili” demektir.

Türk müziği makamları ve insana etkileri

Bir yandan da My Sacred Space blogunda ritüeller, kutsal mekanınızı yaratmak ve kendimiz olma yolculuğu üzerine yazıyorum.

Her şifa yönteminin altından dört element ve bir şekilde astroloji ile bağ çıkıyor zaten.

‘Sonra aşağıda ne ise, yukarıda o’ ipliğine uzanıyor buradan.

Makamlarda da gezegen, burç ve dört element bağlantısına dair internette biraz dolaşırken, bir çok makale okudum.

Bunlardan birisi beni çok heyecanlandırdı: Okan Murat Öztürk’ün, ‘MAKAM, ÂVÂZE, ŞÛBE VE TERKİN: OSMANLI MUSİKİ NAZARİYATINDA PİSAGORCU “KÜRELERİN UYUMU/MUSİKİSİ” ANLAYIŞININ TEMSİLİ’ adlı akademik çalışması.

Okan Murat Öztürk, 15. yy. da yapılan Osmanlı’da makamlar üzerine yapılan çalışmaların pisagorcu kürelerin uyumu anlayışı ile birebir örtüştüğünü ve batini özellik taşıdığını söylüyor.

18. yy’dan sonra makamlar üzerine yapılan geliştirmelerin ise, hem bu batini özelliği göz ardı ettiğine hem de makam dizisi kavramının getirilimesi ile, makamın bir akış’yolculuktan, daha metodik bir tanımlamaya indirildiğini vurguluyor.

Tabii doğru anladıysam.

O yüzden izninizle, bu yazının sonunda bu makaleden bolca alıntıya yer vermek istiyorum.

Türk müziği makamları ve anlamları

…Bu “tarihsel” tanıklık ışığında, musiki nazariyesi bakımından Osmanlı 15.
yüzyılında ortaya çıkan “yeni nazarî model”in ayırt edici vasfını, musikiye ait unsurlar ile kâinattaki düzen (cosmos) arasında kurulan “manevî ilişki”nin oluşturduğu açıkça ifade edilmiş olmaktadır.

Ancak bu yeni modelin musiki-kozmoloji ilişkisi temeline dayanan
ayırt edici yönünü, 1411 tarihi itibariyle Osmanlı’daki “bâtınî” nazariyecilerin öncüsü sayılabilecek Kırşehirli Yusuf’un Risâle-i Mûsıkî’sinden bizzat okumak, kuşkusuz çok daha etkileyici olacaktır:


“ve on iki burûcdan on iki makâm tasnîf eyledi ve yidi yılduzdan yidi âvâze aldı ve dokuz felekden dokuz dürlü darb ve usûl peydâ eyledi ve her makâmun aslını âvâzeden fark eyledi gördi ki dört nev’dür bu dört nev’i dört ‘anâsıra mukâbil eyledi ki od ü yil ü su ü toprakdur ve her birine bir dürlü ad kodı” (ed. Öztürk ve çev. Sezikli, 2014: 18; Doğrusöz, 2012a: 185; 2012b: 67; Sezikli, 2000: 41; Kamiloğlu, 1998: 28).


Görüldüğü gibi Osmanlı dünyasında “ilk” sayılabilecek bu örnek metin, musikiyi, âlemin bir temsili olarak gören, mistik ve ezoterik bir bakış açısına sahiptir.

Nitekim bu modele özgü sınıflandırma ve tariflerde kullanılan isim ve terimler, bu kaynakların “bağlı bulundukları gelenek” konusunda çok önemli bilgi ve ipuçları içerir.

Musiki nazariyatını açıklamak üzere ortaya konulan bu model, kesin olarak ve tamamen ezoterik/bâtınî bir içeriğe sahiptir.

Bu niteliğinin kaçınılmaz bir gereği olarak da “dışarıya kapalı”
(hermetic) “sır gelenekleri”ne (secret traditions) özgü “semboller”le doğrudan bağlantılıdır.

Bu iki temel özelliği dikkate alınarak Osmanlı 15. yüzyılında ortaya çıkan
yeni model burada, “Bâtınî Makam Modeli” olarak adlandırılmıştır.

Burçlar, makamlar, dört unsur ve dört tabiat

…Bâtınî Makam Modeli, makam kavramını “burç”la özdeş görür ve sembolizm kaynaklı musiki nazariyesine de zodyaktaki on iki burca karşılık gelen “on iki makam”ı temel alır.

Bu nedenle, Osmanlı bâtınî kaynaklarında perde/ev/hâne terimleriyle birlikte kullanılan makam sözcüğünün, kaynağını musikiden ziyade astrolojiden ve esas olarak da zodyaktan aldığı bir gerçektir.

Bu konuda Durmaz (1991: 4), şu tespite yer verir: “… on iki ayrı
oluşumun (burc) oturduğu-oturtulduğu, durduğu yer (karar-gâh) bu oniki burcundeğişmez orunlarını (=makâm) oluşdurur.

Birbirinden ayrı yapıda bu oniki burcun karşılığı olarak, aşıtsal farklılıklar gösteren oniki ayrı kural (=12 makâm) belirlenir. Giderek 12 burc’a 12 makâm yakıştırması yerleşir”

Astroloji ve musiki ilişkisi, sembolizm açısından, ezoterik geleneklerde çok
önemli ve öncelikli bir yer tutar (Pingree, 1973; Pacholczyk, 1996).

Osmanlı’da bâtınî geleneğe bağlı nazariyecilerin astroloji-musiki ilişkisi konusundaki bilgilerinin kaynağında İhvân-ı Sâfâ’nın; İhvân’ın kaynağında Batlamyus’un; Batlamyus’un kaynağında ise Eski Yunan’da geliştirilen ezoterik anlayışın yer aldığı bilinen bir gerçektir.

İslam dünyasında Kındî’nin ilk çevirileri de, astroloji-kozmoloji-musiki
ilişkileri bakımından öncü bir rol oynamıştır (Farmer, 1925; Godwin, 1993).

Tipik bir örnek olması nedeniyle Edirne Sarayı’nın “hermetik” icracı ve nazariyecisi Hızır bin Abdullah tarafından eserinin girişinde özellikle de burçlar, seyyareler ve dört elementle ilgili olarak aktarılan bilgilerin, açık bir şekilde bu kaynak silsilesininbir ürünü olduğu görülür.

Musiki ve astroloji

Bu konuda Osmanlı 15.-16. yy. kaynaklarına şöyle bir bakıldığında, musiki ve astroloji alanlarının gerek konu içerikleri ve gerekse de terminolojileri bakımından çok önemli ortaklıklar sergiledikleri hemen fark edilir.

“Hâne/ev/burç/makam”, “evc x hazîz”, “seyir”, “doğma/çıkma/zuhur etme x
batma/inme”, “suud x hübut”, “yücelme x alçalma”, vb. terimler, her iki alan tarafından “ortak” bir şekilde kullanılır.

Örneğin musikide “evc” en tiz perdeyi gösterirken, astrolojide bir yıldızın en yüksek konumunu ifade eder.

Hâne/ev/burç/makam sözcükleri musikide “perde”yi, astrolojide ise zodyak üzerindeki burç yerleşimini gösterir.

Seyir, yıldızların birbirlerinin evlerini ziyaret etmesi anlamıyla astrolojide kullanılırken, musikide de âgâz edilen perdeden karar edilecek perdeye doğru gerçekleşen hareketi ifade eder.

Doğma/çıkma/zuhur etme astrolojide yıldızın görünmeye başlamasını,
musikide de ses vermeye başlangıcı ifade eder.

Benzer olarak inme/hübut/alçalma da astrolojide yıldızın batışını, musikide ise karar edişi belirtir.

Sonuçta bu iki alan, “temelden” birbirleriyle bağlantılı durumdadır.

Nitekim 18. yy. nazariyecilerinden Tanburî Küçük Artin , yazdığı risâlede açıkça şu ifadelere yer verir:

“… bu şeref hübut evci dediğimiz ehl-i nücûm [astrolog] olmalı ve sazende
olmalı … birisini bilib, birisini bilmese zevkiyat olmaz. Zira yedi feleğin ki gökyüzünde onlar biri birisin evinden nice ki o şerefi alırlarsa. O şeref aldıkları yer, felekiyatların taksim yeridir … ilm-i nücûmda da nice ki bir felek bir burcdan, o bir burca gider türlü türlü zuhuratlar olduğu gibi bizim musikimizde de hüseyni agazesi buselik uğrayub aşiran karar ederse, ona buselik-aşiran derler. Musikide ilm-i nücum budur”

Zodyak üzerinde 30 derece mesafedeki her “alan”, burçlara ait “hâne”leri; yani burçların “yerlerini” belirler (Hoskin, 1997; Encausse, 1999).

Bu yerler aynı zamanda burçların “ev”leri, “hâne”leri ve “makam”larıdır.

Burç ile hâne/ev/makam özdeşliğinin musiki nazariyatındaki yansımasının “on iki makam” kavramını oluşturduğu gayet açıktır.

Bu ifade, zodyak “dairesi”ndeki on iki “ev/hâne/makam/mevki/mahal/yer”
demektir.

Böylece aslında hepsi de benzer anlamlara sahip çeşitli sözcüklerin, birbirleri yerine kullanılabildikleri görülür.

Ancak “terimleşme” sürecinde “makam” sözcüğünün diğerleri arasından sıyrılarak öne çıktığı ve yaygınlaştığı anlaşılmaktadır.

Hızırbin Abdullah’ta yer alan ve hermetik sembolizmde tanrıyı simgeleyen “güneş”, “daire” ve hatta “göz” şeklindeki şu diyagram, burç-makam-tabiat dört unsur ilişkisinin tipik bir “özeti” halindedir (Şekil Hızır bin Abdullah’ta burçlar, makamlar, dört-unsur ve dört-tabiat ilişkisi).


Diyagramda yer verilen ilişkiler, Osmanlı bâtınî kaynaklarının hemen tümünde benzer bir anlayışla yer almıştır.

Bu ilişkilerin tablo halinde düzenlenmesi, ilişkilerin çok daha açık bir şekilde görülmesini sağlayacaktır (Bâtınî Makam Modelinde makamlar, burçlar, dört-unsur ve dört-tabiat)

Sonlandırırken

Burada kendimi durduruyorum. Yoksa altını çizdiğim yerleri paylaşmam gerekecek, ki bu da 49 sayfalık tüm makale oluyor.

O yüzden naçizane, makalenin tamamını okumanızı tavsiye ederim.

Okumaya, çalmaya, dinlemeye, söylemeye devam. En önemlisi de dua’ya devam.

Eu güzel Allah’ım, ‘ilmimi arttır.’ Ancak ilmim, anlayışım artar ise belki azıcıkta olsa anlayabilirim bu müzik ilminin sırlarını.

Hüseyni makamına ait diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz:

Aynı zamanda Pinterest paylaşımlarınıza uygun bir fotoğraf paylaşıyorum … Sesin şifası panonuzda paylaşmayı unutmayın.

Leave a comment