5. Hafta: Yuvaya Özlem

Sharing is caring!

Contents

Bir doğuş’a tanıklık ve eşlik ettim

Karantina günlerinden birinde yazıldı bu sözler. Doğdu resmen. Karanlık bir gün olarak başlamıştı. Her şeyden sıkıldığım, en çok da kendimden…Hani bazen öyle acayip sıkılınır ya, işte öyle bir gün.

7 hafta boyunca hep evdeydik, 4 kişi sürekli. Sonra dışarı çıkma izni başladı belli saatlerde. O gün içimdeki sıkkınlık içimdeki duvardan Fernando’ya da sekti, sonra Fernando ve çocuklar dışarıya çıktı ve ben aylar sonra tek başıma kaldım. Oh.

Ben tek başına Ol’mayı seven biriyim. Gün içinde bir yarım saat de olsa tek başıma kalamıyorsam geliyorlar bana. Fiziksel tek başınalıktan bahsediyorum. Buna ihtiyaç duyanlar neyden bahsettiğimi anlayacaktır.

Neyse konumuza dönelim.

Evde tek başıma kaldık iç sıkıntım ve ben

Jung’un ‘active imagination’ ismini verdiği, içindeki binbir sesle konuşma ve gölgelerle tanışma yolu olan metodu uygulamak için bilgisayarımı açar açmaz. Elime yetişmem zor oldu. Ardından kusma hissi ve terleme.

Bendirimi alıp çaldım, şarkı söyledim bol bol. Dans ettim. Sema döndüm. 2 saat sonra Fernando ve çocuklar döndüğünde sırılsıklamdım terden. Hala terleme ve kusma hissi vardı. İçimde büyük bir hayranlık duygusu ve Aşk hali.

Elimden akan bu sözler (yazının en sonuna ekledim) bana ilaç oluyor. İkilikten ayrılığa davet ediyor beni. İbn Arabi’yi hatırlatıyor. Tevhidin sırlarını fısıldıyor kulağıma. Yuvaya özlem duyan Adem’den gelen içimdeki yaraya usulca merhem oluyor ‘yuva her daim’ diyerek.

Uzun zaman melodisini aradım. Geçen haftanın ilahisini söyledikten sonra, ben seçmeden kendisi kondu baş köşeme ve döküldü dilimden. Bütün hafta kendisi ile meşk ettik. Melodiler yankılandı, denendi. Hatta hissim odur ki Luna şarkıyı biraz kıskandı, Ender şarkıdan biraz sıkıldı.

Oldu olacak madem ilk uzun sözler ve sözlere eşlik eden melodiler haftası bu hafta, uzun zamandır kameranın karşısına geçmek isteyen kendime bir süpriz yaptım ben de. Çok iyi bir kamera var bende, çok kullanmadığım, onu çıkardım, çok iyi bir tutorial buldum You Tube’dan ve onu izledim. Sonra bugün geçtim kameranın karşısına ve pek çok şey öğrendim. Mesela lens’e bakmanın önemini 🙂 Sonra ışık, ses, düzen…

Oynadım bugün kameramla, çocuklar gibi şen olarak. Kameramla oynamaya, yaratmaya ve üretmeye devam etmek niyetim.

Ev halkı uyurken, bu kadar ‘yapılması gerekenler’ arasında, yapmak istediklerimi dinlediğim için, sadece dinlemekle kalmayıp üşenmeden harekete geçtiğim için ve kendim için alan tutmaya devam ettiğim için kendime kocaman sarılıyorum bu sözleri yazarken.

Kendimi dinliyorum ve kendi yolculuğumun sorumluluğunu alıyorum. Şükürler olsun

Haydi bakalım o zaman, bu bir öğrenme yolculuğu ne de olsa, hatasıyla, eğrisiyle doğrusuyla, her nasılsa öyle olsun.

Şifa olsun,

Ses kaydını bağlantıdan dinleyebilirsiniz.

Yuvaya Özlem

Ben benim

Başkası olmayı

Arama gönlüm

Yarende gülüm

Dikenime bakıp

Olmadım deme gönlüm

Ben benim

Başkası olmayı

Arayan benim

Hiç olan benim

Olduran benim

Olan benim

Ben benim

Sana senden yakın olan

Fersah fersah uzak olan

Sınırsız ve sonsuz olan

Benim

Ben benim

Kokladığın çiçekteyim

Gülümseten kelebekte

Görsen de görmesen de

Hepsi benim

Ben senim, ben oyum, ben her şeyim

Benden gayrı yok ise eğer

Yuva benim

Ben sendeyim, ben ondayım, ben her şeydeyim

Benden gayrı yoksa eğer

Yuva her daim

Göreyim deme gör

Koklayım deme kokla

İşiteyim deme işit

Dokunayım deme dokun

Ben an dayım

Görünmezim,

Ben her şeyim

Koklanmazım

Tüm kokular benim

Dokunulmaz

Dokunduğun her şeydeyim

Muamma benim

Göz yaşın benim

Hüznün benim

Ağlatan benim

Ağlayan benim

Kalp acısıyım

Kalp sızısıyım

Kalbin kendisi

Evimdir benim

Yuvaya gelsen

Beni bir görsen

Beni koklasan

Beni hissetsen

Yuvadayım ben

Yuva benim

Ben benim

Ben benim

Ben benim

Benden gayrı yoksa eğer

Yuva her daim

Söz ve Müzik: Aşık Gül Ayşe

Leave a comment